Kur’an’ın Gösterdiği Bir Nimet: Üzüm
Kur’an-ı Kerim’de 11 ayette geçen üzüm, hem bereketin sembolü hem de Anadolu’nun asırlardır süren bağ kültürünün taşıyıcısı. Bağ bozumu zamanı yaklaşırken, üzümün kutsal kitaplardaki yeri yeniden hatırlanıyor.

Anadolu’nun bağlarında sabahın ilk ışıklarıyla birlikte uyanan bereket, salkımlara vurdukça adeta bir ayet gibi parlıyor. Kur’an-ı Kerim’de birçok sûrede adı geçen üzüm; En’âm’dan Kehf’e, Yâsin’den Nahl’e kadar hem rızık hem de düşünmeye sevk eden bir işaret olarak karşımıza çıkıyor.

Bağ bozumu telaşı yaşanan tarlalarda, yetiştiriciler her yıl olduğu gibi toprağın kendilerine sunduğu nimeti özenle topluyor. Bağın içinde, dalların arasından sarkan sarı salkımlar sadece bir meyve değil; Kur’an’ın “bakın ve ibret alın” çağrısının canlı bir karşılığı gibi duruyor.

Üzüm, hem dünya nimetlerini hem de cennet tasvirlerini süsleyen bir sembol. Müminlere verilecek ikramlar arasında yer alması, onun hem lezzet hem de manevi anlam taşıdığını gösteriyor.
Bugün soframıza gelen bir salkım üzüm, yalnızca tadıyla değil; ardındaki emeği, toprağı ve ilahî mesajı da taşır. Kur’an’ın öğrettiği gibi, nimet sadece yenmez; üzerinde düşünülür ve şükredilir.

Sağlık Açısından Üzümün Faydaları (Kur’an bağlamı dışında)
Bilimsel olarak üzüm:
- C, K ve E vitamini içerir.
- Antioksidandır (resveratrol).
- Kalp, sindirim, beyin ve göz sağlığını destekler.
- Lif kaynağıdır.
- Enerji verir.
Kur’an doğrudan tıbbi faydalarına değinmez; ancak üzümü güzel bir rızık olarak niteler.

Bu bilgi Kur’an’da yoktur, fakat arkeolojiye göre:
Anadolu – Kafkasya – Mezopotamya üçgeni üzümün anavatanı kabul edilir.
En eski üzüm yetiştiriciliği M.Ö. 6000’e uzanır.







