Biyogüvenlik Kurulu

Jale EREN
trtbafra@gmail.com - XXXXXXKurul, GDO ya da GDO’lu ürün üretimiyle ilgili başvurularda bir eğilim belirledikten sonra bunu rapor haline getiriyor ve kamuoyuyla paylaşıyordu. Kamuoyuyla paylaşılan bu raporlarda, halk sağlığı, çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması konusunda tehdit unsuru oluşturacak bir eğilim varsa, kamuoyunda bir muhalefet oluşuyordu. Eğilimin-kararın bu tehdidi ortadan kaldıracak şekilde evrilmesi için bir kamuoyu baskısı yaratılıyordu. Yapılan başvuruların kamuoyuyla paylaşılacak olması hem başvurucu hem de Kurul nezdinde bir otokontrol oluşturuyordu. Gelen tepkiler sayesinde Kurul, halk sağlığını, çevre ve biyoçeşitliliği olumsuz etkileyecek kararlarını değiştirmek zorunda kalabiliyordu. GDO’lu ürünlere karşı bir erken uyarı sistemi niteliğinde olan Kurul açıklamaları, tüketici tercihlerini doğrudan etkilemekteydi.
2010 yılında kabul edilen 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu gereğince kurulan ve biyoteknolojik tarım ve gıda ürünlerinin denetimini üstlenen Biyogüvenlik Kurulu, 02 Ağustos 2018’de Resmi Gazete’de yayımlanan 703 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kaldırıldı Özellikle Genetiği Değiştirilmiş Mikroorganizma (GDO) tartışmalarında sıkça gündeme gelen ve çok önemli bir görevi olan Kurul’un görev ve yetkileri Tarım ve Orman Bakanlığı’na devredildi.
Kurulun ortadan kaldırılmasıyla kurulun, halk sağlığı, çevre ve biyoçeşitliliğin korunması amacıyla yaptığı önemli görevler de ortadan kaldırılmış oldu. Artık Bakanlık açıklama yapmadığı için, GDO’lu ürünler ne kadar giriyor, kimler getiriyor bilemiyoruz.
Böylece yapılan güzel bir işin daha sonuna gelindi. Yediğimiz hangi ürünlerde GDO var şu anda bilmek imkansız.
GDO’lu ürünlerin kuralsız bir şekilde üretilmesi ülkemize özgü biyoçeşitliliği de yok edecek. Biyoçeşitlilik yok olunca da toprağımızda sadece GDO’lu ürünler yetişebilecek, bize özgü olan yerli ürünlerimiz bir bir yok olacak. Bu topraklarda artık yetişemez olacak. Bizler de GDO’lu ürünlere mahkûm olacağız.
Ülkemiz, GDO’lu ürün üreten Cargill, Monsanto, Bayer gibi uluslararası tohum şirketleri için yeni bir pazar durumuna getirilmiş oldu. Ama üzülmeye gerek yok. Biz ölsek de önemli değil, yeter ki onlar para kazansın.
Jale Eren / Muğla Yerel Tohum Grubu Başkanı