Köy enstitülerinde eğitim…

Burak Yeşilyurt
trtbafra@gmail.com -Köy enstitüleri, Türkiye’nin eğitim tarihinde önemli bir yer tutuyor ve bu kurumların gelişiminde Hasan Ali Yücel’in rolü tartışılmaz. 1940'lı yıllarda kurulan köy enstitüleri, kırsal kesimlerin eğitim düzeyini yükseltmeyi ve köylülerin kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için gerekli bilgi ve becerileri kazandırmayı hedefliyordu. Bu enstitülerin önemi, sadece akademik eğitimde değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel dönüşümde de kendini gösterdi.
Hasan Ali Yücel, 1938-1943 yılları arasında Millî Eğitim Bakanı olarak görev yaptığı dönemde köy enstitülerini hayata geçiren isimlerden biriydi. Yücel, ülkenin kalkınmasının ancak eğitimle mümkün olacağını biliyordu. O dönemde Türkiye’nin büyük bir kısmı okuma yazma bilmeyen, tarımı geleneksel yöntemlerle sürdüren köylerden oluşuyordu. Yücel, köy enstitülerinin bu durumu değiştirecek birer gün ışığı olacağına inanıyordu. “Köylü eğitilmeden, bu ülke kalkınamaz,” diyerek köy eğitimine verdiği önemi açıkça ifade etmiştir.
Köy enstitülerinin kuruluşuyla birlikte, köy yaşamında bir dönüşüm süreci başladı. Yücel’in liderliğinde, bu okullarda sadece teorik bilgi verilmiyordu; öğrenciler, tarım, hayvancılık ve zanaat gibi alanlarda pratik eğitim alıyorlardı. Mesela, bir köy enstitüsü öğrencisi, mezuniyetinden sonra köyüne döndüğünde modern tarım tekniklerini uygulayarak, komşularına da bu bilgileri aktarıyor, köyde tarımsal verimliliği artırıyordu. Bu, sadece bireysel bir başarı değil, aynı zamanda toplumun genelinde bir ilerleme sağlıyordu.
Köy enstitülerinde sanat eğitimi de önemli bir yer tutuyordu. Öğrenciler, müzik, tiyatro ve resim gibi alanlarda kendilerini ifade etme fırsatı buluyorlardı. Enstitülerde düzenlenen tiyatro etkinlikleriyle öğrencilere, hem eğlenme fırsatı veriyor hem de köylere eğitimin ve sanatın önemini anlatıyordu. Bu tür etkinlikler, bir araya gelme ve dayanışma ruhunu pekiştiriyordu.
Bir başka önemli olay ise, köy enstitülerinin tarımsal üretime sağladığı katkılardır. Örneğin, 1941 yılında kurulan bir köy enstitüsünün öğrencileri, yeni sulama teknikleri ve gübreleme yöntemleri öğrenerek köylerindeki ürün verimliliğini artırmışlardı. Bu durum, köylüler arasında işbirliği ve yardımlaşmayı teşvik ederken, aynı zamanda ekonomik kazançlar da sağlıyordu. Hasan Ali Yücel’in de dediği gibi, “Köydeki insanları eğitim yoluyla uyandırmak, onların bilinç seviyelerini yükseltmek bizim en büyük görevimizdir.”
Hasan Ali Yücel’in öncülüğünde kurulan köy enstitüleri, Türkiye’nin eğitim sisteminde devrim niteliğinde bir adım olmuştur. Bu enstitüler, yalnızca eğitim alanında değil, kırsal kalkınma ve sosyal dönüşümde de büyük bir rol oynamıştır.
O yıllarda kurulan Akpınar Köy Enstitüsü köy ve tarım eğitimi alanında devrim niteliğinde bir girişim olarak kuruldu. Bu enstitü, sadece bir eğitim kurumu olmanın ötesinde, köylerin sosyal ve ekonomik gelişiminde önemli bir rol üstlendi. Özellikle Samsun gibi kırsal bölgelerde yerel halkın yaşam koşullarını iyileştirmek ve eğitim düzeyini yükseltmek adına yaptığı katkılar, hala hafızalardaki yerini koruyor.
Enstitünün en büyük kazançlarından biri, köy öğretmenleri yetiştirmesi oldu. Öğrenciler, burada eğitim almanın yanı sıra, tarım, hayvancılık ve zanaat gibi pratik beceriler de kazandılar. Mesleki eğitim alan bu gençler, mezun olup köylerine döndüklerinde, öğrendikleri bilgileri doğrudan uygulama fırsatı buldular. Bu durum, Samsun’un kırsal alanlarında tarımsal modernleşmeyi hızlandırdı. Özellikle küçük çiftçiler, Akpınar'dan mezun olan öğretmenlerin rehberliğinde modern tarım tekniklerini benimseyerek verimliliklerini artırdılar.
Bunları anlatan önemli bir isim Ahmet Bey. 1935 yılında Amasra’da dünyaya gelen Ahmet Usta, 1952’de Samsun’un Ladik ilçesindeki Akpınar Köy Enstitüsü’nden mezun oldu. . Eğitimini tamamladıktan sonra köyüne dönen Ahmet Bey, burada edindiği deneyimlerin yanı sıra, enstitüdeki öğrenim hayatının getirdiği perspektifle, köyünün geleceğine katkıda bulunmuş bir şahsiyettir. Ahmet Bey, enstitüdeki yıllarını ve sonrasını aktarırken, bu dönemin kendisi için ne denli öğretici ve dönüştürücü olduğunu vurguluyor. Anılarını kaleme aldığı "Köy Eğitimi ve Sosyal Değişim" adlı eseri, bu bağlamda önemli bir kaynaktır.
Yıllar boyunca süregelen bu eğitim sürecinin Ahmet Bey üzerindeki etkisini anlamak için, onun yaşadığı anılara göz atmak oldukça değerlidir. Kendisi, “Orada sadece dersler değil, hayatı öğreniyorduk. Bahçede çalışırken, tohum ekmenin ve hasat yapmanın ne denli değerli olduğunu fark ettik,” diyor. Mezun olduktan sonra köyüne döndüğünde, Ahmet Bey, arkadaşlarıyla birlikte modern tarım yöntemlerini uygulamaya yönlendirdiği köylüleriyle etkileyici bir işbirliği süreci yaşadı. Bu bağlamda, tarımsal verimliliğin artırılması ve köydeki çiftçilerin bilinçlendirilmesi alanında yaptığı çalışmalar onun için önemli bir deneyimdi.
Köydeki sosyal yaşamı canlandırmak da Ahmet Bey'in öncelikleri arasındaydı. Akpınar Köy Enstitüsü, öğrencilerine sanatı, müziği ve kültürel etkinlikleri de aşılamaya önem vermişti. Ahmet Bey, enstitüdeki bir tiyatro etkinliğini hatırlarken, “Oyun yazmak ve onu sahnelemek, sadece eğlenceden ibaret değildi; köydeki insanları bir araya getirip ortak bir amaç için birleşmenin yoluydu,” diyor. Gerçekten de, öğrencilerin sahnelediği oyunlar, köyde dayanışma ve birlik duygusunu pekiştirdi. Bu tür etkinlikler, Samsun’daki köylerde kültürel yaşamın zenginleşmesine ve sosyal bağların güçlenmesine katkıda bulundu.
Ahmet Bey, köydeki çocukların eğitim seviyesini yükseltmek için birçok projede görev aldığını vurguluyor. “Sağlık alanında da bilinç oluşturmak adına çeşitli kampanyalar düzenledik,” diyerek enstitüden aldığı eğitimin, onun kariyerini nasıl şekillendirdiğini ifade ediyor. Bu tür projeler, köylerin kalkınmasına katkı sağlarken, bireylerin toplumsal gelişimine de hizmet etti.
Akpınar Köy Enstitüsü, Samsun ve çevresindeki köylere çok şey kazandırdı. Eğitim yoluyla yarattığı değişim, insanların yaşamlarına olumlu katkılarda bulundu ve bölgenin sosyal dokusunu güçlendirdi. Ahmet Bey’in anıları, o dönemde köylerin eğitim ve sosyal yaşamına sağlanan katkıların ne denli büyük olduğunu gözler önüne seriyor. Eğitimdeki bu tür vizyoner yaklaşımlar, geleceğe umutla bakmamızı sağlar. Yücel’in eğitimdeki vizyonu, köylüleri bilinçlendirmenin ve modern bilgiyle donatmanın önemini gösteriyor. Bu değerli mirası muhafaza edemesek de köy enstitüleri Türkiye’nin geleceği için bir umut kaynağı olmaya devam ediyor.